Home Manset 2026’da öğrencileri ne bekliyor?

2026’da öğrencileri ne bekliyor?

2025 sonlanırken bütçe görüşmeleri dolayısıyla tüm gözler Ankara’da. Şüphesiz her bir bakanlığa ne kadar bütçenin ayrıldığı siyaseten önem taşıyor. Örneğin Milli Savunma Bakanlığı’na ayrılan bütçe rejimin “bölgesel güç olma” planlarına dair ipuçları barındırırken; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ayrılan bütçe ise Aile Yılı kapsamında geliştirilen, kadınlara ve lgbti+lara yönelik saldırı politikalarının seyrini belirleyecek. Bu bağlamda, yeni yıla girerken öğrencilerin gündemine oturan iki süreç öne çıkıyor: asgari ücretin ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) bütçesinin belirlenmesi.

Bilindiği üzere GSB’nin bütçesi yıllardır genel bütçe dağılımı içerisinde azalmakta. Bu sene daha da azalması ise olasılığın ötesinde, daha önce satırlarımızda yer verdiğimiz üzere planlanan bir durum. KYK’ya bağlı olan yurt, yemekhane, burs ve krediler dahil bütün hizmetlerin GSB bütçesinden finanse edildiğini düşünürsek meselenin gerçek vahameti ortaya çıkıyor. Öğrenciler bilinçli olarak her zamankinden daha kötü yaşam şartlarına, daha kötü yemeklere ve daha az burslara mahkûm ediliyor. Bu sebeple GSB bütçesi görüşmeleri devlet erkânı arasında yürütülen formalitelerden ibaret değil, bizzat öğrenci mücadelesinin merkezine oturması gereken, alabildiğine siyasi bir mesele.

Asgari ücret zammının öğrencilerle ilişkisini anlamak ise ilk bakışta zor olabilir. Burada hep akılda tutmamız gereken bir husus var: Çalışanların neredeyse yarısının asgari ücrete mahkûm edildiği ülkemizde, emekli aylıklarından tutun sendikalı işyerlerinin toplu iş sözleşmelerine kadar bütün ücretler kerteriz olarak kendisine asgari ücret zammını baz alır. Bu da demek ki bu sene KYK burs ve kredilerine yapılacak zam oranı, GSB bütçe görüşmeleri kadar Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun iki dudağının arasından çıkacak karara bakıyor. Rejimin “beklenen enflasyon” safsatasıyla asgari ücrete getirmek istediği korkunç zam oranı bu cephede de öğrenciler açısından pek parlak bir tablo çizmiyor. Hoş, resmi enflasyon oranını baz alsa bile yapacağı zam ile KYK bursları 4000 TL’yi geçmeyecekti…

Tüm bu acı gerçeklere rağmen öğrenciler olarak insanca yaşam şartlarına erişmek adına hâlâ bir çıkış yolumuz var. Bulunduğumuz okullarda, bizi açlığa mahkûm eden KYK burslarını kabul etmediğimizi haykırmamız gerekiyor. Yaşamımızı, kapıları bizlere açılmayan bütçe ve ücret görüşmelerine emanet edemeyiz. Bu yüzden okullarda mücadele ederken “KYK burslarına 3 ayda bir gerçek enflasyon oranında otomatik zam” sloganını öne çıkaran bir “KYK Burslarına Zam” kampanyası yürütmek en acil görevimiz. Böyle bir kampanyanın başarıya ulaşabilmesi için mümkün olan en geniş öğrenci kitlesini bu taleplere kazanmamız gerekiyor.