20 Kasım Dünya Çocuklar gününü geride bıraktık. Sermayenin geride bıraktığı ise, sadece 2024-2025 eğitim öğretim yılında iş cinayetlerine kurban giden en az 81 çocuk işçi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 5-17 yaş arası kayıtlı çocuk işçi sayısı 869 bin, kayıtdışı ve mevsimlik çalışan çocuklarla birlikte sayı 2 milyon; bunların 505 bini Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında. Gidişat bu rakamların artacağını gösteriyor. Yani işçi sınıfının yeni kuşağının daha büyük bir bölümü, sermayenin doymak bilmez kâr hırsına, güvencesiz ve örgütsüz çalışma hayatına erkenden mahkûm ediliyor. Çocuk işçi emeğinin sömürülmesinin yanında, Şanlıurfa’da cinsel istismara maruz bırakılarak hayatını kaybeden Muhammed Kendirci cinayetinde gördüğümüz gibi, çocuklar her türlü saldırıya açık hale geliyor.
Bütün bunlar, işçi sınıfı üzerine daha büyük bir saldırının parçası tabii ki. Orta Vadeli Program’ın çocuklara ve öğrencilere yansıması, sadece okuyarak geçimini sağlamasını mümkün kılmayan burs miktarları; niteliksiz, asansörlerinde öldükleri yurtlar; zehirlendikleri yemekhaneler olarak karşımıza çıkıyor. Bu madalyonun diğer yüzünü de ilk bölümdeki verilerin de gösterdiği gibi, okul sıralarında barınamayan çocukların, işyerlerinde deyim yerindeyse kırıma ve istismara maruz kalmaları oluşturuyor. Kâğıt üstünde “eğitim” programı olan MESEM protokolü gibi programlar, çocukları eğitim hayatından koparıp, erken yaşta işçileştirmekten başka hiçbir şeye hizmet etmiyor. Çocuk işçiler, Bakanlık tarafından hiçbir denetime tabi tutulmayan fabrikalarda ve atölyelerde sermayenin insafına bırakılıyor.
Bu satırlarda, tek tek isimlerini anamasak da iş cinayetinde hayatını kaybeden her bir sıra arkadaşımızı hatırlamak boynumuzun borcu. Fakat şimdi anmanın ötesine geçmeli, en acil taleplerimiz etrafında seferber olmalıyız: MESEM protokolü iptal edilip çocuk işçiliği yasaklanmalı, bu programlar aracılığıyla patronlara aktarılan kaynaklar işçi ve öğrencilerin ihtiyacına göre kullanılmalıdır. Burslara üç ayda bir enflasyon oranında zam yapılmalıdır. KYK kredileri bursa çevrilmeli, öğrencilerin borçlandırılarak geleceklerinin ipotek altına alınması engellenmelidir. Tüm işçi sendikaları, çocuk işçiliğine karşı ortak bir eylem programı çerçevesinde mücadele etmeli; işçi sağlığı ve iş güvenliği için işçi denetimi talep etmelidir.
Dünyaya bir gelecek için, çocuklara bir gelecek vermeliyiz!



