Bilgi Üniversitesi’nde Akademik Kıyım: Sözleşmeler İptal, Kadrolar Kaldırılıyor

Eylül ayında, eski sahibi Can Holding’e yapılan operasyonlar kapsamında el konularak mütevelli heyeti yerine kayyım atanmasıyla gündeme gelen İstanbul Bilgi Üniversitesi, şimdi de keyfi olarak işten çıkartılan akademisyenler ve araştırma görevliliği pozisyonunun kaldırılması fikriyle atamaları iptal edilen kadrolar gibi derinleşen güvencesizlik koşullarıyla gündemde. Elbette Bilgi Üniversitesi bir istisna değil. Öğretmen Sendikası Vakıf Üniversiteleri Biriminin aktardığına göre 2025 tercih döneminde fahiş fiyatlarıyla dolmayan kontenjan oranı daha da artan vakıf üniversitelerinde fatura eğitim emekçilerine kesiliyor: Beykoz, Haliç, Arel, Gelişim, Maltepe, Çağ, Belek, Nuh Naci Yazgan ve Fenerbahçe gibi vakıf üniversitelerinden son dönemde tam zamanlı veya yarı zamanlı sözleşmeleri keyfi olarak uzatılmayan veya iptal edilen akademisyen haberleri peş peşe geliyor.

Bilgi’ye dönmek gerekirse; aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi de olan Rektör Ege Yazgan ve başında YÖK Denetim Kurulu üyesi bulunan Ahmet Ulusoy’un olduğu kayyım heyeti tarafından yönetilen üniversitede geçtiğimiz hafta bir araştırma görevlisinin sözleşmesi, hiçbir somut ve yasal gerekçe sunulmadan, “sözleşme iş akdinin sona ermesi” gibi hukuksuz bir dayatmayla, yazılı bir beyan dahi yapılmadan feshedildi. Bu keyfi uygulamanın herhangi bir somut ve yazılı dayanağı olmayan “performans” dayatması, angarya ve mobbing sebebiyle iki araştırma görevlisinin daha geçtiğimiz akademik yıl içinde istifa etmek zorunda bırakıldığı İşletme Fakültesinde yaşanmış olmasının da tesadüf olmadığı aşikâr. İşten çıkartılan arkadaşımızın pozisyonu için açılan kadroya yerleşmeye hak kazanan yeni arkadaşımız da dahil olmak üzere en az dört araştırma görevlisi kadrosunun iptal edilmiş olması da yine üniversiteyi şirket gibi yöneten kâr odaklı uygulamaların bir parçası. Fakültelere şifahen bildirilene göre uygulamanın arkasında yatan motivasyon ise Koç ve Sabancı gibi büyük sermayedarların okullarına öykünen okul yönetiminin araştırma görevliliği pozisyonunu kademeli olarak kaldırarak yerine lisansüstü öğrencilerin burs adı altında düşük ücretle veya ücretsiz olarak kısa süreli ve yarı zamanlı sözleşmelerle çalışacağı ve sendikalaşma haklarından da mahrum bırakılacağı bir işleyiş.

Bu mahrumiyet halihazırda taşeronlaştırılmış olan temizlik, yemek, teknik destek gibi alanlarda çalışan üniversite bileşenlerine de dayatılıyor. Bu dayatmanın Bilgi’deki sendikal mücadelenin en örgütlü olduğu ve toplu iş sözleşmesinin kıyısından dönüldüğü 2010 sürecini takip etmesi de elbette tesadüf değil. Keyfiyet ve hukuksuzluk bunlarla sınırlı kalmıyor. Ders saati ücreti üzerinden ve dönemlik olarak istihdam edilen yarı zamanlı akademisyenler ders saatleri dışında kalan ve işlerinin vazgeçilmez parçaları olan ders hazırlığı, sınav okuma, mazeret dersi gibi kısımılarını ücretsiz olarak yapmak zorunda bırakılıyor. 2020’de çıkan yasaya göre vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanlarının net maaşlarının devlette çalışan meslektaşlarından düşük olmaması gerekirken, Bilgi’deki araştırma görevlileri yaklaşık 5 senedir daha düşük maaş alıyor; özel sağlık sigortası ve yemek kartı gibi yan haklar ise yıllar süren sürüncemeden sonra “bahşediliyor”. Öğrenciler için ise durum daha vahim: Aylık kredi-burs miktarının 3000 lirada kaldığı bir dönemde, yemekhanesi ve kantini bulunmayan Bilgi’deki en ucuz özel işletmedeki tabldot yemek 300 liradan başlıyor; üstelik okul yönetimi bu işletmeyi “yemekhane” olarak tanıtım reklamlarına konu ediyor.

Bu dayatmalara ve güvencesizliğe karşı geçtiğimiz hafta Bilgi Üniversitesinde yıllar sonra yapılan en güçlü sendikal eylemi gerçekleştirdik. Öğretmen Sendikası, DİSK Sosyal-İş ve Eğitim-Sen 6 No’lu Şube’de örgütlü olan idari ve akademik çalışanlar; yine önceki hafta yemekhane hakları için okul yönetimine topladıkları 1800’ü aşkın imzayı ileten öğrenciler ve dayanışmak için yanımızda olan siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri temsilcileriyle birlikte basın açıklamamızı gerçekleştirerek sözleşme ve kadroları iptal edilen arkadaşlarımızın işe iadesini, güvenceli istihdam ve çalışma koşullarını ve tüm bileşenlerin dahil olduğu demokratik üniversite taleplerimizi yükselttik.

 

*Bilgi Üniversitesi’nden bir Araştırma Görevlisi

Önceki İçerikZırhlı Tren 25 Kasım Bildirisi
Sonraki İçerikÖTK: Amaç mı Araç mı?